2 Mart 2012 Cuma

Röportaj...

10 Soruda Cem Adrian
10 soruda Cem Adrian

Onun için 'Bin yılda bir gelecek bir ses' deniyor. Adeta tek başına dev bir orkestra... Ona "ses ver" deyin yeter. Doğanın bu ayaklı mucizesi aklınıza gelebilecek her sesi çıkarıversin...

1-Sesinizin bu özelliği genetik mi, ailenizde sizin durumunuzda olan başkaları da var mı?
Ses tellerim genetik olarak normalin üç katı uzunluğunda. Bu benim bariton erkek sesini veya soprano kadın sesini çok farklı renkleriyle verebilmemi sağlıyor. Ailemde böyle bir ses yok.

2-Sesiniz sizin için çok önemli olmalı, sigortalı mı?
Siz soruncaya kadar aklıma gelmemişti doğrusu. Türkiye'de böyle bir sigorta yaptırmak mümkün değil ama düşündüm de bu çok iyi bir fikir.

Solistleri kıskanırım
3- Keşfedilmeden önceki hayallerinizle şimdikiler arasında fark var mı?
Eskiden en büyük sorunum müzik dışında başka bir iş yapmak zorunda olmaktı. En büyük hayalim de, prodüktörlerin yönlendirmesiyle değil sadece kendi istediğim için müzik yapabilmekti. Bu gerçekleşti. Büyük salonlarda konser vermek filan, güzel düşler ama benim için en önemli şey müziği kaybetmemek.

4-Türkiye'de artık sesi olan da olmayan da 1 şarkı söylüyor. Bunların arasında kaynayıp gitmek gibi bir kaygınız var mı?
Hayır. Aksine artık insanların o tarz albümlerden sıkıldığını düşünüyorum. Ticari anlamda bakarsanız bunu satış raporlarından da görebiliyorsunuz. O tarz artık gitmiyor, İnsanların artık gerçek sanata doğru yöneldiğini düşünüyorum ben.

5- Konservatuardaki diğer öğrenciler için hayatlarında bir daha göremeyecekleri büyük bir şans mısınız, yoksa kendilerini kıyasladıkları bir kabus mu?
Bu rekabet duygusu bizim aramızda hiç gelişmedi. Ben özel statüde geldiğim için zaten onlarla grup dersi yapmıyorum. Ben mesela solistleri kıskanırım, tatlı bir kıskançlık duyarım; öyle şeyler olabilir belki ama arkadaşlarım beni çok destekliyorlar. Arkadaşlık mesleki rekabete üstün geliyor. Ayrıca benim eksilerim de onların artıları... Nota bilgim yok, bir sürü şeyde ben onlara yetişmeye çalışıyorum. Bu anlamda benden öndeler.

6-Bütün derslerden tam puan mı alıyorsunuz?
Bana henüz not verilmiyor. Özel statüde olduğum için. Bu arada hani "Kontrolsüz güç güç değildir" diye bir şey var ya, ses onun gibi bir şey. Ben de tam puan alamayabilirim. Sesimin güzelliği ya da çeşitliliği fark etmez önce onu kontrol etmeyi öğrenmem gerekiyor.

Görüntüme bir türlü alışamadın
7- Siz enstrüman sesi de çıkarabildiğinize göre mesela Fazıl Say'ın piya-noda çaldığı bir parçayı sesinizle taklit edebilir misiniz?
Piyano insan sesiyle taklit edilemeyecek bir enstrümandır. İnsan sesiyle genelde nefesli sazları taklit edebilirsiniz. Bunlar benim zamanında yaptığım albümde altyapıları doldurmak için enstrüman çalamadığımdan dolayı bulduğum bir şey. Yokluktan icat doğdu yani.

7- İnsan kendi sesini başkalarının duyduğu gibi algılayamaz ve hayatı boyunca da bunun farkına varmazmış derler, doğru mu?
Ben sesimi yıllardan beri duyduğum için bana hiç garip gelmiyor ama başkalarından hep duyuyorum: "Bu benim sesim değil" diye. Ben çok alışığım oysa. Bir tek görüntüme alışamadım henüz. Şarkı söylerken görüntüm çok garip geliyor ama ona da alışacağım herhalde.

9- Sizin için işiniz, hobiniz, hayatınız müzik. Siz ne tür müzik dinlersiniz?
Dönem dönem değişmekle beraber en çok sevdiğim müzisyenlerden biri Arto Tunç Boyacıyan. Madonna da dinliyorum, Björk de, Faithless da... En fazla caz dinliyorum ama. Bir de opera. Sopranoları ve aryaları çok seviyorum. Maria Callas'ın aryalarını dinliyorum. Benim için en önemli seslerden biri odur, hatta klasik müziğe onun sayesinde ısındım diyebilirim.

10-Sizce dünyanın ı gelmiş geçmiş en ' büyük sesi kimdir?
Efsanelere göre Farinelli. Bana göreyse dünyanın en güzel sesi aşık olduğunuzun kişinin kalp atışlarının sesidir.
Vatan Gazetesi - 24 Ocak 2006

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder